Bu otomobili sonunda göreceğimiz ve kullanacağımız için çok heyecanlıydık. Özellikle kırmızı yada beyaz gövdenin fiber yan paneller ile yüksek kontrastına hayran kaldık, tabii ki bu seçimler satışa sunulduktan sonra kullanıcılara bırakılacak. Bu pırıl pırıl yeni spor otomobil aynı zamanda kullanıcılara yüksek aerodinamik özellikler sunması yanında ek olarak bir arka yayındırıcıda içeriyor.. Viskoz birleştirilmiş merkez diferansyiel seti ile mid-engined çılgınlığı sıralamada R8’i tüm Audi modellerinden ayırıyor. RS 4 ‘de olduğu gibi 420 beygir V8 FSI motoruyla güçlendirilmiş R8 aynı zamanda motor yerleşim boyutunun düşürülmesi için kuru karter tasarımıda araca eklenmiştir. Audi “Space Frame” tasarımının bir eseri olan otomobilin hafif alüminyum gövdesi sayesinde toplam ağırlıkların minimuma inmesi sağlandığı gibi 44/56 değerlerinde ağırlık dağılımı sunuluyor. Tüm bunlar hesaba katıldığında Audi’nin tüm zamanların en iyi üretimi olduğu söylenebilir.
İç tasarım da full telematik sistem ve opsiyonel Bang & Olufsen ses sistemi ile geneleksel olarak yüksek konfor sunuyor. Bizim test ettiğimiz araçlar son sürüm olmayan Avrupa / Amerika melezi de olsalar, gördüğümüz ince detaylar ve özellikler de harikaydı. Son olarak asfalt yolda bir yardımcı pilot ile Nevada çölünde asfalt yol sürüş testi gerçekleştirildi. 295 genişliğinde 19 inç özel opsiyonel tekerlekler ile günlük yüksek sıcaklıklar altında, aynı zamanda manuel 6 vitesli test otomobiliyle gerçekleştirildi. İlk önce Mead Gölüne gittikten sonra Fire State Park’a doğru yola çıktık.Zorlu çöl şartlarında otoyollarda ve zorlu virajlarda Audi ’yi gerçek şartlar altında tam olarak inceleme ve test etme şansı bulduk. Elektronik Stabilite Programı (ESP), gerçekten hiçbir ayar yapmadan sürücüye büyük kolaylık sağlıyor. Hafif tasarımlı alüminyum süspansiyion sistemi ise tüm zorlu koşullarda harika bir soğurma gerçekleştirdi ve agresif sürüş koşullarında da bizden geçer not aldı.
Öğleden sonra, Audi’nin Las Vegas Motor Otoyolunda hazırladığı ufak bir test alanındaydık. Hiç ummuyorduk fakat 24 derece eğimli NASCAR tarzı yolda bile R8 gayet iyi sonuçlar verdi. Hazırlanan pist slalom, S dönüşleri, kısa düzlükler ve son olarak büyük bir 180 derecelik virajdan oluşuyordu. ESP ve manyetik sürüş sistemi ile tasarımlanan otomobilimiz ile çekiş gücü limitleri ve balans durumlarını esas alarak piste sürüş gerçekleştirdik. Sadece birkaç turdan sonra kararımızı verebilirdik. Özellikle 180 derece geniş dönüşlerde hızlanma ve kontrol edilebilirlik seviyeleri üst düzeydeydi. Çok eğlenceliydi! Hiç şüpheye yer bırakmaksızın en iyi sürüş kabiliyetine sahip gelmiş geçmiş Audi olduğunu belirtebiliriz.
Son derece üzgün olarak yoldan ve Las Vegas şeritinden ayrılmak zorunda kaldık. Yol boyunca kameralı cep telefonlarının ve işaret parmaklarının üzerimizde olduğunu sıkça gördük. Bu otomobil gerçekten nereye giderse ilgiyi kendi üzerine çekiyor. Buna hiç şüphe yok. Otele dönüşte testimizi r tronik elektro-hidrolik-transmisyonlu R8 ile bitirmeye karar verdik. Şimdi sıra acele etmeden Hoover Dam’a otomatik R8 ile gitmenin zamanına gelmişti. Bu bölüm pek uzun sürmedi. S modu seçilerek 0-60 mil değerine 4.6 sn’de ulaşarak mükemmel bir sonuç elde edildi. Her saniyesinde başımız dönmesine rağmen ESP sistemi ile birlikte bu kusursuz gücü kontrol altında tutmak gayet kolaydı.
Bu otomobili sonunda göreceğimiz ve kullanacağımız için çok heyecanlıydık. Özellikle kırmızı yada beyaz gövdenin fiber yan paneller ile yüksek kontrastına hayran kaldık, tabii ki bu seçimler satışa sunulduktan sonra kullanıcılara bırakılacak. Bu pırıl pırıl yeni spor otomobil aynı zamanda kullanıcılara yüksek aerodinamik özellikler sunması yanında ek olarak bir arka yayındırıcıda içeriyor.. Viskoz birleştirilmiş merkez diferansyiel seti ile mid-engined çılgınlığı sıralamada R8’i tüm Audi modellerinden ayırıyor. RS 4 ‘de olduğu gibi 420 beygir V8 FSI motoruyla güçlendirilmiş R8 aynı zamanda motor yerleşim boyutunun düşürülmesi için kuru karter tasarımıda araca eklenmiştir. Audi “Space Frame” tasarımının bir eseri olan otomobilin hafif alüminyum gövdesi sayesinde toplam ağırlıkların minimuma inmesi sağlandığı gibi 44/56 değerlerinde ağırlık dağılımı sunuluyor. Tüm bunlar hesaba katıldığında Audi’nin tüm zamanların en iyi üretimi olduğu söylenebilir.
İç tasarım da full telematik sistem ve opsiyonel Bang & Olufsen ses sistemi ile geneleksel olarak yüksek konfor sunuyor. Bizim test ettiğimiz araçlar son sürüm olmayan Avrupa / Amerika melezi de olsalar, gördüğümüz ince detaylar ve özellikler de harikaydı. Son olarak asfalt yolda bir yardımcı pilot ile Nevada çölünde asfalt yol sürüş testi gerçekleştirildi. 295 genişliğinde 19 inç özel opsiyonel tekerlekler ile günlük yüksek sıcaklıklar altında, aynı zamanda manuel 6 vitesli test otomobiliyle gerçekleştirildi. İlk önce Mead Gölüne gittikten sonra Fire State Park’a doğru yola çıktık.Zorlu çöl şartlarında otoyollarda ve zorlu virajlarda Audi ’yi gerçek şartlar altında tam olarak inceleme ve test etme şansı bulduk. Elektronik Stabilite Programı (ESP), gerçekten hiçbir ayar yapmadan sürücüye büyük kolaylık sağlıyor. Hafif tasarımlı alüminyum süspansiyion sistemi ise tüm zorlu koşullarda harika bir soğurma gerçekleştirdi ve agresif sürüş koşullarında da bizden geçer not aldı.
Öğleden sonra, Audi’nin Las Vegas Motor Otoyolunda hazırladığı ufak bir test alanındaydık. Hiç ummuyorduk fakat 24 derece eğimli NASCAR tarzı yolda bile R8 gayet iyi sonuçlar verdi. Hazırlanan pist slalom, S dönüşleri, kısa düzlükler ve son olarak büyük bir 180 derecelik virajdan oluşuyordu. ESP ve manyetik sürüş sistemi ile tasarımlanan otomobilimiz ile çekiş gücü limitleri ve balans durumlarını esas alarak piste sürüş gerçekleştirdik. Sadece birkaç turdan sonra kararımızı verebilirdik. Özellikle 180 derece geniş dönüşlerde hızlanma ve kontrol edilebilirlik seviyeleri üst düzeydeydi. Çok eğlenceliydi! Hiç şüpheye yer bırakmaksızın en iyi sürüş kabiliyetine sahip gelmiş geçmiş Audi olduğunu belirtebiliriz.
Son derece üzgün olarak yoldan ve Las Vegas şeritinden ayrılmak zorunda kaldık. Yol boyunca kameralı cep telefonlarının ve işaret parmaklarının üzerimizde olduğunu sıkça gördük. Bu otomobil gerçekten nereye giderse ilgiyi kendi üzerine çekiyor. Buna hiç şüphe yok. Otele dönüşte testimizi r tronik elektro-hidrolik-transmisyonlu R8 ile bitirmeye karar verdik. Şimdi sıra acele etmeden Hoover Dam’a otomatik R8 ile gitmenin zamanına gelmişti. Bu bölüm pek uzun sürmedi. S modu seçilerek 0-60 mil değerine 4.6 sn’de ulaşarak mükemmel bir sonuç elde edildi. Her saniyesinde başımız dönmesine rağmen ESP sistemi ile birlikte bu kusursuz gücü kontrol altında tutmak gayet kolaydı.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yazarken dikkat;
1) Öncelikle, kesinlikle küfür etmiyorsunuz.
2) Eğer önceki yorumlardan birine cevap veriyorsanız kime cevap verdiğinizi belirtiyorsunuz.
3) Web sitenizin reklamını yapmak için saçma sapan, konuyla alakası olmayan yorumlar atmıyorsunuz.
4) Yorumunuza gelen cevapları görmek için
E-posta yoluyla abone ol seçeneğine tıklıyorsunuz
5) Teşekkürler eline sağlık vb gibi yorumlar yayınlanmaz